“Organları Dünyada Bırakalım, Hiç Olmazsa İnsanlar Sağlıklı Yaşasın”

İstanbul Medeniyet Üniversitesi Göztepe Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde Salı günleri farklı konu ve konuşmacılarla düzenlenen ” SALI TOPLANTISI”  11 Mart 2014 tarihinde “Hastanemizde, Ülkemizde ve Dünyada Organ Naklinin Bugünkü Durumu ve Gelecek Perspektifler “ konusuyla gerçekleştirildi. Konuşmacı olarak Prof. Dr. Ali Rıza ODABAŞ, Prof. Dr. Sinan YOL, Doç. Dr. Cenk GÜRBÜZ ve Op. Dr. Haydar YALMAN’ın katıldığı toplantının moderatörlüğünü Prof. Dr. Ali Rıza ODABAŞ yaptı.

İlk konuşmacı olarak sözü alan üniversite hastanemizin yöneticisi Prof. Dr. Ali Rıza ODABAŞ, “Her yıl Mart ayının ikinci Perşembesi ‘Dünya Böbrek Haftası’ olarak kutlanır. Böbrek hastalarının varlığına ve bunların sorunlarına dikkat çekilir. Bu toplantıda ben bunu özellikle böyle kurgulamadım tesadüf oldu ama çok iyi oldu.” diyerek konuşmasına başladı. Ülkemizde böbrek nakli olmayı bekleyen ciddi sayıda hastanın var olduğunu belirten Odabaş, bu sayının yıllara göre artış gösterdiğine dikkat çekerek, 2013 yılında nakil olmayı bekleyen hasta sayısının 54 bin civarında olduğunu söyledi. Son yıllarda Sağlık Bakanlığının organ naklini özendiren politikaları ve bu konudaki önlemleri sayesinde bu sayının 60 – 70 bine çıkmadığını belirtti ve sözlerini şöyle sürdürdü:  “Organ naklinin önünde bazı engeller de yok değil. Organ bağışı artarak sürer ama günün birinde bir tane gazete haberi çıkar ortaya ve denir ki organ mafyası var, hemen bağışlar kesilir. Bunlar gerçekten çok olumsuz etki yapıyor. Aslında organ mafyası diye bir şey yok, bu bir şehir efsanesi. Organ naklinin yapılması açısından dinen de herhangi bir sakınca yok. Elbette ki bu tür şeyler olabilir ama bunun bizi organ nakli yapmaktan ya da bağışlamaktan kaçındırmaması lazım.”

Odabaş konuşmasında organ naklinin bir ekip işi olduğunu vurgulayarak “Burada hemşiresinden tutun da hasta bakıcısından doktoruna kadar hepsi zincirin bir halkası, bir halkanın eksikliği tamamen olumsuz sonuçlara yol açabilir.” diyerek sözü Prof. Dr. Sinan Yol’a bıraktı.

“Karaciğer naklinin 1983’te artık bir deneysel model değil bir tedavi yöntemi olarak kabul edildikten sonra hızlı bir şekilde dünyada gelişim gösterdi.“ diyerek sözlerine başlayan Yol konuşmasını şöyle sürdürdü: “1988 yılında Amerika’da  bekleyen hasta sayısı 600’lerdeyken 1700 tane nakil yapılmış. Bundan sekiz sene sonrasında bu rakam on iki kat artıyor ve yapılan nakil sayısının aynı oranda artmadığını görüyoruz. Yani listeye giren hasta sayısı hızla artarken yapılan nakil sayısında aynı orandaki gelişmeyi göstermediğini dünyada da görüyoruz. Burada en önemli faktör yeterli karaciğer bulunamaması, yani kadavranın çıkmaması. Bu iki binli yıllara kadar karşımızda en önemli faktör olarak görünüyordu. “ dedi.

Prof. Dr. Sinan Yol’dan sonra söz alan Doç. Dr. Cenk Gürbüz “organ nakli ekibinin dört senedir üyesiyim, emeği geçen herkese teşekkür ederim” diyerek sözlerine başladı ve konuşmasını şöyle sürdürdü: “Böbrek verme işlemi hakkında kadavra mı yoksa canlı donör mü diye düşünürsek kesinlikle kadavra olması lazım. Normal sağlıklı bir bireyi ameliyat etme fikri hakikaten stresli bir işlem. Türkiye’de maalesef hala canlı donör ihtiyacımız oluyor.”

Op. Dr. Haydar YALMAN ise “Organ nakli konusunda özellikle çocuk hastalar sizi oldukça üzüyor. Ben ilk girdiğim organda çok etkilenmiştim. Çocuklarla röportaj yapılıyor ve hastalığı soruluyor. Oyun oynayamadığını, diyet yaptığını, diyalize girdiğini ve istediği bir yere gidemediğini söylüyor.  Dünyadaki oranlara baktığımızda kadavradan nakil yüzde 75, canlıdan yüzde 25 olarak tespit edilmiş. Türkiye’de ise bu oran tam tersine dünyada canlı alımında Türkiye birinci sırada yer almaktadır. Son olarak diyoruz ki organları dünyada bırakalım, insanlar hiç olmazsa sağlıklı yaşasın.” dedi.

Bu Sayfayı Sosyal Medyada Paylaşabilirsiniz
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •